ÇOCUKLARLA İLETİŞİM
Çocuklar anlaşıldıklarını hissettikleri zaman ebeveynlerine olan sevgilerini
derinleştirirler. Çocuklar güçlü duygular içindeyken kimseyi dinlemezler. Çocuğun
duygularına saygı duyduğumuzu, onu anladığımızı göstererek ona yardımcı olabiliriz.
Olumsuz duyguların kötü olduğu ve onları hissetmemizin yanlış olduğu öğretilir.
Duyguların yargılanması ve hayal gücünün kınanması kişisel özgürlüğe ve akıl sağlığına zarar
verir. Yalnızca davranış kınanabilir ya da övülebilir , duygular değil.
Övgü, çocukların karakterleri ve şahsiyetleri ile ilgili değil; onların çabaları ve
başarılarıyla ilgili olmalıdır. Kişiliğe olan övgü çocuğu tehdit eder ve onun kaygılanmasına
yol açar. Övgü çocukların kişiliğine , fiziksel ya da zihinsel özelliklerine yapıldığı zaman
çocuklar sanılanın aksine bu değerlendirmelerden hoşlanmazlar.
Bir şeyin kaybedilip kırılması gibi durumlarda ebeveyn çocuğa önemli olanın nesneler
değil, insan ve duyguları olduğunu anlatmalıdır. Ebeveynin eleştirisi yalnızca öfke ve
dargınlık yaratır. Daha da kötüsü sürekli eleştirilen çocuklar kendi değerlerinden
kuşkulanmayı ve diğerlerinin değerini küçültmeyi öğrenirler. Eğer çocuklarımızın güven
duygularının gelişmesini istiyorsak onların olumlu yönlerini vurgulamak için her fırsatı
değerlendirmeli ve küçültücü yorumlardan kaçınmalıyız. Olumsuz sıfatlarla adlandırılan
çocuklar zamanla kendilerinin gerçekten öyle olduklarına inanırlar. Eğer çocuklar eleştiri ile
yaşıyorlarsa sorumluluğu öğrenemezler.
Tehditler, yasaklanmış davranışın tekrarlanmasına davetiye çıkarır. Eğer bunu bir
daha yaparsan ; ile başlayan cümleyi çocuk ;Bunu bir daha yap; olarak duyar.
Çocuk yaramazlık yaptığı zaman, ebeveyn bu davranışın kendilerine hissettirdiklerini ve kabul
edilebilir bir davranışın standartlarını açık bir şekilde ifade etmelidir.
Çocuklarla olan ilişkiler doğruluk üzerine inşa edilmelidir. Vaatler çocuklarda
gerçekçi olmayan umutlara yol açar. Çocuğa bir şey vaat edildiğinde elde olmayan
nedenlerden ötürü bir engel ortaya çıktığı zaman, çocuk bunu anlayamaz ve ebeveyninin
yalan söylediğini düşünür.
Cezalar çocuğu geliştirmez , onun sorumluluğunu arttırmaz. Hata ve ceza karşılıklı
olarak birbirini besler ve pekiştirir. Ceza istenmeyen davranışın gerçekleşmesini engellemez.
Şiddet suçu bastırır. Çocuk şiddete maruz kalarak bir şekilde yaramazlığının bedelini öder ve
tekrarlamak için kendini özgür hisseder. Dayak yiyerek yaramazlık yapmasına izin verildiğini
düşünür.
Değerler direkt olarak öğretilemez. Değerler yalnızca çocuğun sevdiği saydığı kişilerle
özdeşleşmesi ve onları model almasıyla benimsenir ve onun bir parçası olur. Ebeveynler ,
çocukları fiziksel bir yara aldığında nasıl hemen fiziksel ilk yardım yapıyorlarsa duygusal
yara aldıklarında da hemen duygusal ilk yardım yapmayı öğrenmek zorundadırlar.
Aslı Nurhan SEÇİR