COVID-19 (korona) enfeksiyonu ‘Dünya’mızda ezberleri bozdu.
Yazının sesli versiyonunu dinlemek için tıklayınız.
Yaşam şeklimizden duygu durumumuza, hayata bakışımıza, sevdiklerimize yaklaşımımıza, hekim olarak bizlerin hastalığa, sağlığa bakışımıza; güncel tıp biliminin seyrine, bugüne kadar uygulana gelen standart tanı ve tedavilere kadar tüm süreç değişti. Artık başka bir dünyada yaşıyoruz.
Şu anda hastalığın en şiddetle seyrettiği İtalya’dan Venedik’ten bir fotoğraf paylaştım ironik olarak. Tekrar o günlere ulaşacağız. Umut, mutluluk hepimizin içinde. 2 yıl sonra bu satırları yazacağım aklımın köşesinden geçmezdi bir Kardiyolog olarak : ‘’100 yılın salgını ve Kalp’’.
Korona enfeksiyonunun direkt etkilediği kalbimiz ve ilintili kalp hastalıkları ile ilgili günümüz kılavuzlarının kısa özetini paylaşmak istiyorum sizlerle.
COVID-19 enfeksiyonu ve kardiyovasküler etkileri.
COVID-19 Aralık 2019 tarihinde Çin Halk Cumhuriyeti Wuhan bölgesinde ortaya çıkan ve solunum yollarını etkileyen, orada kontrol altına alınamayınca tüm dünyaya yayılarak ‘’pandemi’’ ye sebep olan bir virüstür.
Sadece akciğer alveollerini (keseciklerini) etkilemekle kalmaz, kalp kası, böbrek, idrar kesesi, yemek borusu, barsakların bir kısmında yer alan ACE2 reseptörlerine bağlanabilme özelliğine sahiptir.
Damlacık enfeksiyonu yolu ile bulaşır. Hastalık yapana kadar geçen süre ortalama 5-6 gündür. 14 güne kadar bu süre uzayabilir. Ateş yüksekliği, halsizlik, yorgunluk, kas ağrıları, kuru öksürük, tad ve koku alma bozukluğu, boğaz ağrısı temel belirtiler olmakla birlikte ishal, bulantı ve kusma da hastalarda rastlanan bulgulardır. Hastaneye yatışın en önemli sebebi COVID-19’a bağlı zatürre, sonrasında akut solunum yetmezliği ve daha az bir grupta ise şok tablosudur. Mekanik ventilatör ile solunum cihazına bağlanmak zorunda kalan hastalarda tablo biraz karamsardır.
Kalp damar hastalığı olan bireylerde COVID-19 enfeksiyonu ortaya çıkma riski yüksek olmakla birlikte virüsün kendisi de direkt kalp damar sistemini etkileyerek problemin ilerlemesine neden olabilir. Kalp kasının etkilenmesi, iltihabı (miyokardit), ritm bozuklukları, kalp kası hasarı ve damarda pıhtı ortaya çıkma sürecine sebep olma olasılığı mevcuttur.
Enfeksiyon riski yüksek
Altta yatan kalp damar hastalığı bulunan ileri yaşlı hastaların enfeksiyon ile karşılaşması durumunda ciddi seyirli bir sürecin ortaya çıkma olasılığı çok yüksektir. Bu nedenle 65 yaş üzerindeki bireylerimizin COVID-19 ile karşılaşma olasılığını ortadan kaldırmak ve/veya minimalize etmek için yegane çözüm ‘İZOLASYON’ dur.
Ateş en sık görülen belirti olmakla birlikte nefes darlığı %73 oranında görülmektedir. Kalp yetmezliği veya kalp damar hastalığı öyküsü olan hastalarımız acil servislere başvurduğunda ayırıcı tanıları ekarte etmek için Kardiyoloji hekimlerinin değerlendirmesi gerekmektedir. COVID-19 miyokardı (kalp kasını) etkilediği zaman kalp yetmezliği belirtileri, kalp enzimi yükselmesi, kalp yetmezliği belirteci olan BNP gibi marker’ların yükselmesi, EKG’de kalp damarlarında daralma veya tıkanmayı yani kalp krizini taklit eden EKG değişikliklerinin ortaya çıkabilmesi nedeniyle biz Kardiyologların primer olarak konuya dahil olması gerekmektedir.
Altta kalp damar hastalığı olan yaşlı bir hastada virüsün direkt olarak kalbi etkilemesi neticesinde çok dramatik sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Ayırıcı tanı, tedavi stratejisinin belirlenmesinde çok önemlidir.
COVID-19 ile enfekte olup kaybedilen hastaların yaklaşık %10’unda kalp yetmezliği gelişmektedir.
50 yaş altında yaşamını kaybeden bireylerin neredeyse hepsinde altta yatan ikincil bir hastalık bulunmaktadır.
COVID-19 enfeksiyonunda biz Kardiyologların tanı amaçlı kullanmış olduğumuz biyokimyasal belirteçler belirgin olarak etkilenir. Troponin, BNP, D-Dimer gibi sırasıyla kalp krizi, kalp yetmezliği ve akciğer damarı pıhtısı hastalıklarında yükselen bu belirteçler, hastaneye yatırılan hastaların ortalama %50’sinde pozitiftir. İşte COVID-19 burda da şaşırtmaktadır hepimizi. Sadece bu kan tahlilleri ile sonuca ulaşmakta yanıltıcı sonuç vermektedir. Bu hastalar için ek tanı ve tedavi stratejileri geliştirmiş bulunmaktayız.
Korona enfeksiyonunun pandemisinin olduğu şu dönemde acil olmayan koroner anjiyografi, elektrofizyolojik çalışma, ablasyon, kateter, stent uygulamalarının mutlaka ötelenmesi gerekmektedir.
Ani kalp damarı tıkanıklığı ile ortaya çıkan akut miyokard enfarktüsünde yani kalp krizinde dahi, bugüne kadar olan yaklaşımlarımızdan farklı olarak, eğer hastada COVID-19 şüphesi varsa acil koroner anjiyografi yerine damar açıcı, pıhtı eritici ilaçların kullanımı hem hasta hem sağlık çalışanları açısından daha avantajlı olabilir.
Yine biz Kardiyologlara en çok yöneltilen soru Grip ve Zatürre aşısının bu dönemde yapılma zorunluluğu ile ilgili.
Aşı önemlidir.
Daha önce aşılar ile ilgili bir paylaşımım olmuştu. Korona enfeksiyonuna kadar aşılamanın önemi hiç bu kadar fark edilmemişti halkımız ve dünya tarafından. Aşı karşıtı gruplar ortaya çıkıyor ve çoğalıyordu. Sanırım bu pandemi sonrası aşılanmanın önemi, tıpta bir devrim olduğu onlar tarafından da idrak edilmiş olacaktır. Sonuç olarak kalp damar hastalığı olanlar, kalp yetmezlikli hastalar, kalp kapak hastalığı olan hastalar ve ileri yaşlı hastalar aşılarını rutin olarak yaptırmalıydılar ve bundan sonra da yaptırmalılar.
Bu aşılar bireyleri COVID_19’dan korumaz. Ancak COVID-19 enfeksiyonu ile karşılaşıldığında ikincil zatürreleri veya ikincil enfeksiyonların ortaya çıkmasını engeller. Aşı yaptırmak için korona virüsü ile karşılaşma olasılıkları olan ortamlara girmeleri, daha da önemlisi evden çıkmaları belki de çok daha büyük zarar verecektir. Aşı olmak için ev ortamında tüm önlemler alınarak ve minimal sosyal temas ile bunun sağlanabilmesi mümkün değil ise ‘’evde kalmak’’ belki de çok daha koruyucu olacaktır şu dönem için.
Güzel günlerde, güneşli günlerde umutlarımızı, hayallerimizi konuşmak dileğiyle. Sağlıkla kalın…