Çanakkale zaferi Türk milletinin gurur duyduğu, dönüm noktalarından biridir. 18 Mart Çanakkale zaferi, Türk milletinin bağımsızlığını ve topraklarını korumak için savaştığı, I. Dünya Savaşının sonucunu etkileyen, dünya tarihinde de önemli bir yere sahip olan savaşların sonucudur.
18 Mart tarihi kutsal vatan topraklarını canları pahasına koruyarak şehitlik makamına ulaşan yüce insanları bir kere daha hatırladığımız, minnettarlığımızı, şükran duygularımızı sunduğumuz kutlu bir gündür.
İşte bu nedenle 27.06.2002 tarihinde 4768 sayılı kanunla 18 Mart, Şehitler günü olarak kabul edilmiştir.
Köylülerimize ait liste için tıklayınız.
I. Dünya Savaşı devam ederken, Çanakkale boğazının askeri ve ticari önemi, adaların cazibesi ve boğazı geçerek İstanbul’u ele geçirme arzusu bulunan İtilaf devletlerinin harekete geçmesiyle başlayan savaş, şanlı tarihimize kahramanlıkların yaşandığı bir destan olarak geçti.
İtilaf devletlerinin stratejik öneme sahip olan boğazı ele geçirme niyetlerinin altında yatan sebepler arasında, Osmanlı İmparatorluğunun başkenti olan İstanbul’u ele geçirerek savaştan çekilmesini sağlamak, Almanların ilerleyişine engel olmak ve müttefikleri olan Çarlık Rusya’sına denizden gereken yardımı yapma arzusu gelmektedir.
Çanakkale zaferine ulaşmamızı sağlayan aşamalar nelerdir?
Gerileme dönemine girmiş olan Osmanlı İmparatorluğu’nu ele geçirme arzusuyla, İngiltere ve Fransa 3 Kasım 1914 tarihinde Bozcaada’dan boğaza girdiler. Bölgeden İngilizler Ertuğrul ve Seddülbahir tabyalarına, Fransızlar ise Orhaniye ve Kumkale tabyalarına havan topu ile ateşe başladılar. Cephaneliğin isabet almasıyla, çok sayıda askerimiz şehit oldu.
İngilizlerin komutanı Amiral Carden, Çanakkale boğazında gösteriler yaparak boğazı geçmeye çalıştı. 24 Kasım 1914 tarihinde Fransız denizaltısı topçularımızın saldırısına uğradı. 2 Aralık 1914 tarihinde İngiliz denizaltısının yaptığı deneme de, Mesudiye zırhlımız batırılmış ve 24 askerimiz şehit edilmiştir. 19 Şubat 1915 tarihinde düşman gemileri uzun menzilli atışlarla, boğaza girmek istemişlerdir. Orhaniye ve Ertuğrul tabyalarının ateş açmasıyla bocalayan İtilaf devletleri, boğazı ele geçirememe sebebi olarak gördükleri hava koşullarının düzelmesini beklemek istediler. Düzenlenen yeni saldırılarda da başarı sağlanamayınca 17 Mart 1915 tarihinde Amiral Carden görevden alınarak, yerine Robeck getirildi. Robeck 18 Mart 1915 tarihinde boğazda saldırı düzenleyip, İstanbul’a gireceğini duyurdu. Çanakkale müstahkem mevkii komutanımız Albay Cevat Çobanlı 17 Mart gecesi boğazda mayın döşenmesi için emir verdi. Emri alan Binbaşı Nazmi bey, Nusret mayın gemisiyle boğaza on birinci hatta 26 mayın döşedi. Bununla boğazdaki mayın sayısı 400’ün üzerine çıkmış oldu.
18 Mart günü boğaza giren Fransız ve İngiliz donanmasının ilk grubu Queen Elizabeth zırhlısı, İnflexible, Agamemnon ve Lord Nelson savaş gemileri, ikinci grubu Qcean, Wengeance Majestic, İrresistible savaş gemileri, üçüncü grubu ise Bouvet, Prince, Suffren savaş gemilerinden oluşmaktaydı. Boğazı rahatlıkla geçebileceklerini düşünen savaş gemileri ateşe başladılar. Hamidiye istihkamlarını hedefleyen düşmanların, Dardanos bataryalarına doğru yönelmesine çalışılmış. Bunda başarı sağlayan ordumuz, Dardonos tabyasına yapılan saldırılara karşı koydu. Mesudiye tabyası da ateş hattına girerek düşmana karşı ateşe başladı. Hamidiye’nin yardımıyla düşmanlara göz açtırılmadı. Bir saat kadar süren bombardıman sonunda tabyalarımız zarar görse de, Robeck Fransız savaş gemilerini geri çekip, İngiliz savaş gemilerini ileriye sürmeye başlamış. Boğaza döşenen mayınlar sebebiyle Suffren ve Bouvet hasar almış ve Hamidiye bataryamızın ateşine maruz kalmıştır.
Bu olayı Çanakkale geçilmez kitabının yazarı şu şekilde anlatmıştır; ”saat 13:45’de Suffren’in gerisindeki Bouvet müthiş bir patlamayla sarsıldı. Güverteden göğe kesif bir duman yükseldi. Gittikçe hızlanıp yana yattı, devrilip gözden kayboldu. Olayı görenlerin söylediğine göre, bir tabak suda nasıl kayıp giderse, o da öylece kayıp gitti.”
Düşmanların boğazdaki mayınları temizlemek için gönderdikleri tarayıcılara ateş açan tabyalarımız bunda başarılı olup, düşmanların geri çekilmesine neden olmuştur. Savaş gemilerinden İrresitible, İnflexible, Agamemnon ve Queen Elisabeth büyük hasar gördü. Boğazı aşamayan düşmanlar, Çanakkale boğazının geçilemeyeceğini anlamış oldular. İtilaf devletleri bu kez karadan çıkarma yapmayı denediler. Kara savaşlarında düşmanın hangi bölgeden geleceği konusunda yapılan fikir alışverişinde, Mustafa Kemal Seddülbahir ve Kabatepe görüşünü savunurken, Alman komutan Von Sanders Anadolu yakası ve Bolayır yönünden çıkarma yapılacağı görüşünü sundu. Sonunda Bolayır ve Anadolu yakası uygun görülerek, askerler bu bölgeye yerleştirildi. Ancak düşmanlar, Mustafa Kemal’in öngördüğü Kabatepe ve Seddülbahir üzerinden 25 Nisan sabahı saldırıya başladı. Mustafa Kemal 19. Tümen komutanı olarak Kocaçimen ve Conkbayır’da savaştı. Cephanesi tükenen askere ”süngü tak” emri verip, ”Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içerisinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir.” diyerek tarihteki en büyük siper savaşını başlatmış oldu. 18 metre aralıklı siperlerde bulunan askerler vuruldukça, yerini yeni askerler alıyordu. Conkbayır’a ilerleyen düşmanlar, dalgalar halinde geliyordu. Anafartalar Grup Komutanlığına atanan Mustafa Kemal, savaşta aldığı şarapnelle göğsünden vuruldu. Cebinde bulunan saat sayesinde bundan yara almadı.
Türk ordusunun her cephede aldığı başarılar karşısında, düşman bozguna uğratıldı. Çanakkale savaşının en önemli kara savaşlarının yapıldığı cepheler, Bolayır, Seddülbahir, Beşike, Kabatepe, Conkbayır, Anafartalar ve Arıburnu’dur. Anafartalar ve Arıburnu cepheleri 19-20 Aralık’ta, Seddülbahir ise 8-9 Ocak’ta düşmanlardan arındırılmıştır. 1915 bahar aylarında büyük umutlarla bölgeye gelen düşmanlar, 1916 kış aylarında büyük bir bozguna uğratılmıştır.
Çanakkale zaferini sonuçları nelerdir?
Yenilgiye uğrayan, beklediğini alamayan İngilizler ve Fransızlar bölgeden geri çekildiler. 18 Mart 1915 tarihinde yaşanan Çanakkale zaferi, Türk toprakları üzerinde yapılan hesapları alt üst eden dönüm noktası olarak tarihe geçti. Napolyon’un söylediği ”İstanbul bir anahtardır. İstanbul’a egemen olan dünyaya hükmedecektir. Eğer Rusya, Çanakkale Boğazını ele geçirecek olursa, Tulon, Korfu ve Napoli kapılarına dayanmış olacaktır.” sözü, Fransızların boğazlar üzerindeki hassasiyetini anlatmaya yetecektir. Uluslararası ilişkilere yön veren boğazlar bu savaşların sonunda Türk hakimiyetinde kalmaya devam etmiştir. Zaferle birlikte savaşın olumsuz etkileri de silinmiştir. Tarihimizde önemli bir yere sahip olan bu savaşlar, Mustafa Kemal’in askeri dehasını gösteren gerçeklerdir. Savaştaki cesareti, aldığı kararlar ”Anafartalar Kahramanı” olarak ilan edilmesine ve Kurtuluş Savaşımızın başlamasına katkıda bulunmuştur. Çanakkale Savaşına katılan ulusların hepsi, her yıl anma törenleri düzenleyerek bu savaşı hatırlamaktadır. Özellikle Yeni Zelanda ve Avustralya bu savaşlardan oldukça fazla etkilenmiştir. Avustralya devletinin temelleri bu savaşla atılmıştır. Anzakların burada yaşadıkları olaylar sebebiyle, her yıl çıkarmanın olduğu 25 Nisan tarihi ulusal tatil ilan etmişlerdir. Ayrıca her yıl Anzak Koyunda törenler düzenleyerek, şehitlerini anmaktadırlar. Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasıyla 18 Mart günü Çanakkale Şehitlerini Anma günü olarak kabul edilmiştir. Dünyanın bir felaket ve başarısızlık olarak gördüğü bu savaş, Türk Milleti adına Çanakkale zaferi ismiyle tarihe geçmiştir. Atatürk’ün dediği gibi, ” Çanakkale zaferi ve diğer zaferler de Türk komutasının, Türk askerinin eseridir.” Bu savaşta hayatını kaybetmiş olan askerlerimizi hürmetle anıyoruz.