93 harbi olarak bilinen 1877-1878 yıllarındaki savaştan sonra Kırım dan ayrılmak zorunda kalan halk Osmanlı topraklarına göç etmeye başlamıştı. Günümüz Türkiye’sinde bir çok il, ilçe ve köye yerleşik bulunan Kırım Tatarlarından birisi de Yozgat Develik Köyü sakinleridir.
Çorum Alaca Kalecikkaya Köyünden UYGUN ailesinin büyüklerinden Osman UYGUN un eşi Miyase UYGUN da Develik Köyü halkındandı.
Peki o zamanki Develik Köyü şimdiki Develik Mahallesi neresidir. Özellikleri nelerdir. Bu köy ve yerleşik Tatar halkı hakkında detaylı bir yazıyı Yozgatlı Gazeteci Osman Hakan KİRACI nın kaleminden okuyalım.
……..
YOZGAT’A SEVKEDİLEN TATARLAR
Büyüklerimiz İstanbul’a 93 harbi öncesi Köstence , Romanya , Tuna Nehri , ve Bulgaristan ikametleri sonrasında gelmiştir. İstanbul’da hükümet yetkililerinin belirledikleri yerlerde 3 yıl kadar kalan büyüklerimiz Anadolu’nun değişik yerleşim yerlerine dağıtılarak ikametleri sağlanmıştır . Büyüklerimiz tarafından gelen anlatılara göre, dönemin hükümet yetkilileri Yozgat’ın kalkınmasına katkı sunması açısından zanaat sahipleri isimleri Yozgat’a yerleştirmiştir. Yozgat halkı , Tatarların şehre geleceğini haber aldıklarında “Tatarlar geliyor , yaylı araba geliyor ” sevinç ifadelerini dilden dile dolaştırmışlardır. Yozgat içinde yer vermede tereddütte kalan halk , şehir merkezi dışında yerler göstererek şehrin dışında yerleşim yerleri kurmalarına neden olmuşlardır .
Ermeni ve Rumların baskılarından mıdır bilinmez o dönem gelen ailelerden 40-45 hanesini Kırım köyüne diğer kısmını da şimdiki Kızıltepe köyünün olduğu araziye yerleştirmişlerdir. Zanaatkar olarak tanınan Tatarlar üç sene kadar tarımla uğraşsalar da tarımda başarılı olamamışlardır. Yozgat’ın muhtelif yerlerine yerleştirilen Tatarların ileri gelenleri dönemin mülki amirine tarımda yaşanan zorluklardan bahsetmişlerdir . Büyüklerimizin ağaç ve demir işlerinde mahir olduklarından bahsetmesi neticesinde merkezi yerleşim talepleri müspet olarak karşılık bulmuştur . Maddi olarak herhangi bir destek almaksızın sadece yer tahsisi ile zanaat sahiplerinin mücadelesi başlamıştır. Tatar erkekleri , ağaç işleri ve demir işleri ile nakliye işlerine atılmışlar. Kadınlar da yorgan telkari , çulhalık , nakış işleri ile Yozgat halkına hizmet etmişler.
Şimdiki vali konağının arka tarafları , Aşağınohutlu mevkii yerleşke olarak sunulmuştur. Yaşanan yabancılık ve beraberinde oluşan ürkeklik ile sunulan yeri kabul etmekte tereddütte kalmışlardır. Aile yapılarının bozulmasına ve kültürel asimilasyona maruz kalmamak için çamlığın alt tarafını Develik mahallesini yerleşke olarak istemişlerdir. Bu bölge arazi bakımından dik ve taşlı bir bölgedir. Önceleri dik olan araziyi oda şeklinde oyup üzerine ağaç üstü yaprak ve toprak ile beraber ilkel haneler yapsalar da zamanla anayurtları Kırım’da kine benzer Tatar evleri inşa etmişlerdir. Develik mahallesine yerleşen Tatarlar 100 haneye kadar ulaşmışlardır.
Tatar evlerinin çoğu iki katlı , içinde ve bahçesinde ocağı olan yapılardan oluşmaktadır. Dış cephesi ve içi söndürülmüş kireç , yerden bir metre yüksekliğe kadar sarı toprakla siyeç, ev tabanı da sarı topraktan siyeç dediğimiz ince çamurla boya şeklinde özendirilmiştir. Evlerinin çoğunda kuyusu , asması ve binbir çeşit çiçekleri ile kendilerine yeni bir hayat kurmuşlarıdır.
Develik’e şehir merkezinden bakıldığında sakız beyazı görüntüsü ile soranlara Tatar mahallesi olduğunu söyletmişlerdir.
Tarihte dört tekerlekli arabanın Kırım’da kullanıldığını , at arabasının Türkler tarafından icat edildiği Çin kaynaklarında geçmektedir . Araba hayvan gücüne dayalı olduğu için savaşta ve barışta taşımacılıkta kullanılmıştır.At, Türk’ün kanadı olmuştur.
Kır ata nal mı dayanır ?
Dağlar uykudan uyanır ,
Yer gök kızıla boyanır ,
Bu dağlardan geçmediysen ,
Bu sulardan içmediysen ,
Yaşadım deme be ahbap ,
El dayanmaz , diş dayanmaz başlarında
Kavaklar yatar boylu boyunca
Ovaya kereste indiren arabalardan
Ses gelir inceden ince // Orhan Veli
At araba sanatkarlarının ortak özellikleri ağaç , sıcak demir ve boya işlerinden anlamasının ifadesidir. Araba boyamadan Yozgat tatarlarından Nuri Usta’nın ( Özkan ) ablası Selime Hanım tuvalin konusunda doğanın binbir güzelliği çiçekleri, dağları ve ovaları boyamada en zevkli resimleyenlerdendir.
Elleriyle çalışan insan işçidir , elleri ve kafasıyla çalışan insan ustadır. Elleri kafası ve yüreği ile çalışan insan sanatkardır.
………